31 Ağustos'ta "Tarihe Saygı" yürüyüşünün 3.etabına katıldık.İstikamet Çaldağı idi.Yine Haymana yolu üzerinden bir saat kadar otobüs yolculuğu yaptık.Tepenin eteğine kadar ilerledikten sonra yarım saat kadar süren bir tırmanışla Çaldağı zirvesine ulaştık.Bunlar aslında orta ölçekli tepeler bence..Ancak ovaya en hakim olanlar oldukları da gerçek..
Taşlıktan oluşan Çaldağı zirvesinde kırık bir direk var.Bir bayrak direği..Betondan yapılmış..Haymana'ya karşıdan bakan Çaldağı'nı ele geçiren Yunanlılar dikmişler.Haymanalılar da on gün boyunca dalgalanan Yunan bayrağını izlemişler demek ki..Hem de canlar pahasına oraya dikilen bir bayrağı..Ne acı..
1 ve 2 Eylül 1921'de bu tepeyi savunmak için çok yetersiz cephaneyle çarpışmak zorunda kalan askerlerimiz 3 alay komutanı,5 tabur komutanı ve 900 erin kanını üzerinde dolaştığımız bu toprağa akıtmış..İki gün içinde bin üç yüz metre yüksekliğindeki bu tepeyi savunabilmek için bin kadar gencimiz bu tepede canlarını feda etmiş yani ..
Yerlerde yine kekikler,adaçayları..Geçmişin sessiz tanıkları..
Tam karşıda Haymana..İç Anadolu'nun cefakar,mütevazı şehri..Karşısında cereyan eden boğazlaşmanın,askerlerimizin yürek paralayan fedakarlığının tanığı..
Tepedeki beton direği zaferden sonra bizim askerlerimiz parçalamış..Dolayısıyla o da bir kırık tanık..
Hepsi dile gelse neler söyler kim bilir?
Tepenin hemen eteğinde Ahırlıkuyu Köyü.Elinde bayraklarla tepeye çıkan grubumuzu gören köy muhtarı ve birkaç köy sakini dönüşte araçlarımızın yanında bizi karşıladılar.Savaşın tanığı olan köylerini de ziyaret etmek isterdik ama yola koyulmak gerektiği söylendiği için onlarla vedalaşıp döndük..
Önce Malıköy,sonra Mangaldağı,sonra da Çaldağı; üçünden de buruk ayrıldım.Bize zaferi ve vatanı hediye eden sessiz yığınlarımızın emanetleriydi hepsi de..Rüzgarın sesinden başka ses duyulmayan,bulutlardan ve kuşlardan başka ziyaretçisi olmayan bir zamanların savaş alanları..'Bizim' diyebilmek için önce' bizim 'kendimizi feda etmemiz gerektiğini pek güzel anlatan topraklar..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder