21 Mayıs 2019 Salı

Doğu Trakya Notları-V

 Edirne-II   
      
 Edirne Şifahanesi ve   Camiler

Edirne programı cami ziyaretleriyle doluydu..
Ancak yol üzerindeki Edirne Şifahanesi ile başlamak uygun görüldüğü için önce oraya yöneldik..
Amasya'da gördüğümüz şifahane örneğinin bir benzeri de burada karşımızda idi..
Belki daha da muazzam olanı..
Verilen kısıtlı süre içinde koşarak da olsa her şeyi görmeye çalıştık..
Ancak şifahane avlusu içindeki camiyi ziyaret etmeye fırsat kalmadı yazık ki..
Bir de hoş bir sürprizle karşılaştık..
Orta okul yıllarımızın efsane öğretmenlerinden Seyhun Sevinç de eşi ile aynı mekanda idi..
Bizim kafilede onun öğrencisi olan başkaları da varmış..
Hepimiz öğretmenizin yanına giderek saygı ve sevgiyle selamladık..
Dünya küçük !..

Şifahaneye giriş çeşitli tarifelerde..
Çocuklar,65 yaş ve üzeri olanlar ücret ödemiyor..
Müze kart geçersiz..
Öğretmen kimliği geçersiz..
Giriş 5 lira..
Bilet ücretini ödeyip geçenlerdenim ben de..
Zamanın tıp imkanları ile hastalara nasıl şifa dağıtılmış,eğitim sistemi nasılmış,görebildiğimiz kadarıyla gezdik..
Ancak bu mekana birkaç saat kadar vakit ayırmak gerekiyor..
Her bir bölümü hakkıyla gezmek ancak böyle mümkün..
Belki bir kere daha kısmet olur
ve  bu kez içime sinerek ziyaret edebilirim,umarım..
Şifahane çıkışında seyyar satıcıların satış becerileri de parmak ısırtan cinsindendi..
Özellikle kadın satıcıların..
Çıkan her kadının başına renkli pullu yazmaları bağlayıp bir tutam da yeşillik takarak kendilerine benzetiyor,bir yandan da hep bir ağızdan konuşarak ziyarete gelenleri aptala çeviriyorlardı..
Çok renkli görüntülerdi..

Sonra yine otobüslere doluşup şehir merkezine geldik..
Artık tarihi cami ziyaretlerine başlayabiliriz..
Hemen Selimiye Camisi ile başladık..
Zaten caminin yanı başına otobüsleri park ettiğimiz için çabucak camiye giriverdik..
Ancak yazık ki,öğle namazı vakti geldiği için bu en önemli ziyaretimizde camiyi içimize sinerek gezemedik..
Cemaat namaz için içeri girmeye başlayınca,serbest zamanda tekrar gelmeye niyet ederek çıktık..

Biraz aşağıdaki Eski Cami'ye yöneldik..
Merhum Ara Güler'in o
ünlü fotoğrafını çektiği yer ..
Hani eski yazı ile Allah yazılı duvarın önündeki siyah çarşaflı kadınlar fotoğrafı..
Caminin kendisi de güzeldi..
Yıldırım Bayezit'in oğlu Emir Süleyman'ın 1403'te başlatıp,1414'te Çelebi Mehmet'in tamamladığı yapının mimarı Konyalı Hacı Alaattin,kalfası İbrahim oğlu Ömer..
Üç Şerefeli Cami yapılıncı buna Eski Cami denmeye başlamış..
Şehrin ilk ulu camisi..
III.Mustafa ve II.Ahmet burada kılıç kuşanmışlar..
Bu geleneği simgesel olarak yaşatmak için imamlar cuma
hutbesine kılıçla çıkıyorlar imiş..
Cami görevlisine doğru olup olmadığını sordum..
Bu geleneğin sürdüğünü söyledi..
Bir de Hacı Bayram Veli,II.Murat döneminde bu camide vaaz vermiş..
Onun anısına hürmeten,şimdi de imamlar bu kürsüyü kullanmıyorlarmış..
Gelenekleri efsanelerin ışığında canlandırmak için güzel örnekler doğrusu..
Giriş kapısının sol yanında kocaman harflerle Allah,sağ yanında Muhammed yazıyor..
Meydanın ortasında,çevresinde satıcıların sesleri,ziyaretçilerin yüksek alçak sesli konuşmaları,şehrin gündelik hayatının canlılığı içinde hiç göze batmadan manzarayı tamamlıyordu..


Hızlı turumuzda Eski Cami'den de çabucak çıkartılıp Üç Şerefeli Cami'ye yönlendirildik..
Mesele biraz da bizim ziyaret saatimizin öğle namazı saatine denk gelmesiydi..
Cemaat camiye dolunca ziyaretçilerin ortalıkta aval aval dolaşması hoş olmuyor..
Artık serbest zamanda bu camileri bir kere daha ziyaret ederim..
Haydi Üç Şerefeli Cami'ye..
Dört tarafında dört farklı biçimde minaresi ile ilginç bir yapı..
14.yy yapısı olan eserin mimarı olarak "felçli mimar"olarak anılan Muslihiddin anılıyor..
Yapının inşa emrini veren de II.Murat..
Fatih'in babası..
Yardımcısı olarak da Şahabettin'in adı veriliyor..
Camiye adını veren üç şerefeli minare 81m uzunlukta..
Karşısındaki iki şerefeli minare üzerindeki baklavalı deseniyle ondan farklı olduğunu bir kez daha gösteriyor..
Onların karşısındaki tek şerefeli minare de yivli bir biçimde inşa edilmiş..
Burmalı minare de deniyormuş..

Evliya Çelebi ünlü seyahatnamesinde,caminin çiçek bahçesi içinde olduğunu,toplanan çiçek demetlerinin saflar arasına konduğunu,böylece namaz sırasında secdeye varanların mis kokular içinde ibadetin güzelliğine vardıklarını;kışın şadırvandan sıcak su aktığını da bilgilerine eklemiş !..

Cami çevresinde de Saatli Medrese,Peykler Medresesi,Taşhan,Sokollu Hamamı gibi,bu eski Osmanlı payitahtını süsleyen diğer mimarî
yapılar sıralanıyor..

Edirne tarihi öneme sahip eser sayısı bakımından Floransa'dan sonra dünyada 2. sırada
geliyormuş..
Bu şehrin ne kadar önemli olduğuna dair önemli bir ayrıntı..
Bu arada Kakava Şenliklerinin resmi törenlerinin yapıldığı meydandan geçiyorken ben de programın saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın söylenmesi bölümüne katıldım..
Sonra biraz
 sokaklarında gezindim..

Turla gidenleri hemen bir dükkana sıkarak alışveriş yapmalarının sağlanması âdetten..
Burada da kurabiye ve badem ezmesi için yine Selimiye Camisi karşısındaki ünlü bir şekerlemeciye girildi..
Cami ziyaretinden daha fazla alışveriş süresi yine hoşgörüyle karşılandı..
Bunlar bu türlü gezilerin olumsuz yönleri yazık ki..
Belki bir kez daha gidemeyeceğimiz yerleri eksik gezmek..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder