Edirne Şifahanesi ve Camiler
Amasya'da gördüğümüz şifahane örneğinin bir benzeri de burada karşımızda idi..
Belki daha da muazzam olanı..
Verilen kısıtlı süre içinde koşarak da olsa her şeyi görmeye çalıştık..
Bir de hoş bir sürprizle karşılaştık..
Bizim kafilede onun öğrencisi olan başkaları da varmış..
Hepimiz öğretmenizin yanına giderek saygı ve sevgiyle selamladık..
Dünya küçük !..
Şifahaneye giriş çeşitli tarifelerde..
Çocuklar,65 yaş ve üzeri olanlar ücret ödemiyor..
Müze kart geçersiz..
Öğretmen kimliği geçersiz..
Giriş 5 lira..
Bilet ücretini ödeyip geçenlerdenim ben de..
Ancak bu mekana birkaç saat kadar vakit ayırmak gerekiyor..
Belki bir kere daha kısmet olur
ve bu kez içime sinerek ziyaret edebilirim,umarım..
Şifahane çıkışında seyyar satıcıların satış becerileri de parmak ısırtan cinsindendi..
Özellikle kadın satıcıların..
Çıkan her kadının başına renkli pullu yazmaları bağlayıp bir tutam da yeşillik takarak kendilerine benzetiyor,bir yandan da hep bir ağızdan konuşarak ziyarete gelenleri aptala çeviriyorlardı..
Çok renkli görüntülerdi..
Artık tarihi cami ziyaretlerine başlayabiliriz..
Cemaat namaz için içeri girmeye başlayınca,serbest zamanda tekrar gelmeye niyet ederek çıktık..
Merhum Ara Güler'in o
ünlü fotoğrafını çektiği yer ..
Caminin kendisi de güzeldi..
Yıldırım Bayezit'in oğlu Emir Süleyman'ın 1403'te başlatıp,1414'te Çelebi Mehmet'in tamamladığı yapının mimarı Konyalı Hacı Alaattin,kalfası İbrahim oğlu Ömer..
Üç Şerefeli Cami yapılıncı buna Eski Cami denmeye başlamış..
Şehrin ilk ulu camisi..
III.Mustafa ve II.Ahmet burada kılıç kuşanmışlar..
Bu geleneği simgesel olarak yaşatmak için imamlar cuma
hutbesine kılıçla çıkıyorlar imiş..
Cami görevlisine doğru olup olmadığını sordum..
Bir de Hacı Bayram Veli,II.Murat döneminde bu camide vaaz vermiş..
Onun anısına hürmeten,şimdi de imamlar bu kürsüyü kullanmıyorlarmış..
Gelenekleri efsanelerin ışığında canlandırmak için güzel örnekler doğrusu..
Giriş kapısının sol yanında kocaman harflerle Allah,sağ yanında Muhammed yazıyor..
Meydanın ortasında,çevresinde satıcıların sesleri,ziyaretçilerin yüksek alçak sesli konuşmaları,şehrin gündelik hayatının canlılığı içinde hiç göze batmadan manzarayı tamamlıyordu..
Hızlı turumuzda Eski Cami'den de çabucak çıkartılıp Üç Şerefeli Cami'ye yönlendirildik..
Mesele biraz da bizim ziyaret saatimizin öğle namazı saatine denk gelmesiydi..
Cemaat camiye dolunca ziyaretçilerin ortalıkta aval aval dolaşması hoş olmuyor..
Haydi Üç Şerefeli Cami'ye..
Dört tarafında dört farklı biçimde minaresi ile ilginç bir yapı..
14.yy yapısı olan eserin mimarı olarak "felçli mimar"olarak anılan Muslihiddin anılıyor..
Yapının inşa emrini veren de II.Murat..
Fatih'in babası..
Yardımcısı olarak da Şahabettin'in adı veriliyor..
Camiye adını veren üç şerefeli minare 81m uzunlukta..
Karşısındaki iki şerefeli minare üzerindeki baklavalı deseniyle ondan farklı olduğunu bir kez daha gösteriyor..
Burmalı minare de deniyormuş..
geliyormuş..
Bu arada Kakava Şenliklerinin resmi törenlerinin yapıldığı meydandan geçiyorken ben de programın saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın söylenmesi bölümüne katıldım..
Sonra biraz
sokaklarında gezindim..
Burada da kurabiye ve badem ezmesi için yine Selimiye Camisi karşısındaki ünlü bir şekerlemeciye girildi..
Cami ziyaretinden daha fazla alışveriş süresi yine hoşgörüyle karşılandı..
Bunlar bu türlü gezilerin olumsuz yönleri yazık ki..
Belki bir kez daha gidemeyeceğimiz yerleri eksik gezmek..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder