Şaka değil pazar günü bu kadar belki daha fazla yürüdüm.
Yok bir şeyi protesto etmek için değil,cimrilikten yollara vurup bir yerlere yürüyerek gitmek için de değil...
POTA kısa adıyla bilinen(umarım daha da çok bilinecek olan)Polatlı Tarihi Alanlarını Tanıtım Ajansı'nın ayda bir düzenlediği Sakarya Savaşı alanlarını tanıtım yürüyüşünün Bacı Köyünden Hacıtuğrul Köyüne olan etabına katıldım.
Bu nedenle Neşe-Dert-Aşk'a gidemedim,biletini açığa aldırdım,nasılsa daha oynar diyerek..
Pişman da değilim,iyi ki katılmışım,dağ denebilecek bir yüksekliğe ve aslında tepeler silsilesine tırmandık otuz kadar kişi..
Sabah saat beşte kalkıp altıya doğru annemleri ziyaret ettim,sonra gitmeye vaktim olmazsa diye..İyi ki öyle yapmışım;çünkü eve döndüğümüzde saat akşam sekizi geçiyordu.
Sabah saat sekizde heykeldeki buluşma,buluşamamaya dönüştü,çünkü kimseyi göremedim.Ne insan ne vasıta...Sonra buluşuldu,tabii yine birileri(yani gezi sorumluları) hayal kırıklığına uğrayarak...Akşam elektronik ortamda geleceğiz diyerek söz veren klavye şövalyelerinin hiçbiri gelmemiş!
Gelenler ben,Arruzo,7.sınıf öğrencisi kahraman Mehmet,ilk kez gördüğüm bir delikanlı ve yanındaki kız ve gezi sorumlusu iki kişi...Şoför dahil koca otobüste sekiz kişiydik.Diğerleri Ankara'dan gelen bir dağcılık kulübü üyeleriydi.
Sabah on civarında Bacı Köyü girişinde çay içerek başlayan etkinlik akşam üzeri altıda Hacıtuğrul köyünde yine çay içerek noktalandı.
Ankara'dan gelen ekibin özelliği hatta klasiği ya da numarası mı demeli,her fırsatta çay,sigara molası vermeleri,sonra sağlıklı yaşam yürüyüşüne devam etmeleri,sık sık da şikayet etmelerini de ortak özellikleri arasında saymalı mı bilmem!Adı dağcılık kulübü diye geçen kulübün üyeleri daha çok 'spor' olsun diye katılıyor gibiler..
Neyse onu geçerek başlayan yürüyüş ciddi ciddi bayırlar tırmanarak arada kısa molalar,öğle yemeği arası hariç akşam üzerine kadar sürdü ve kendi adıma konuşmak gerekirse zorlayıcıydı.Bir ara artık dayanamayacağım galiba demedim değil,tabii içimden...Yanımda yöremde sızlananlardan mümkün olduğunca uzaklaşarak...
Yakınında kendini,kendini ve yine kendini anlatmak ve sızlanmak,nazlanmak,şikayet etmek bu tür etkinliklerin klasiği yazık ki;üstelik sizden de kavuk sallamanızı bekliyorlar..
Oysa bazen insan sesi duymaya tahammülünüz olmuyor.Sadece sessizlik istiyorsunuz,kendinizle baş başa kalıp içinizi dinlemek ihtiyacıyla doluyorsunuz.O anda bir rüzgarın sesi,bir kuşun ötüşü,yanınızdan ince bir şırıltıyla akan suyun sesi dışında bir ses istemiyorsunuz..gerçekten!
Netice olarak rüzgarın sesi,kuşların ötüşü,eriyen kar sularının oluşturduğu küçük çağlayanların sesi ve sessizliğin sesi içinde yedi saat yürümek iyi geldi..Hele açan çiğdemlerin güzelliği!Gelin gibi donanmış bademler,acıbademler..nefisti!
Şimdi oturursam kalkamıyorum,robotlar gibi yürüyorum,bunun dışında pamuklar gibiyim.Cumartesi modern dans gösterisi,pazar günü uzun ve zorlu bir yürüyüş içimi dışımı temizledi.
"Yeni saçmalıklar ve saçma insanlar,saçmalamalarınızı savuşturmaya hazırım!Savulun!"diyeceğim ama dövülmüş Battal Gazi gibiyim!
Okulumun adı iade edilsin:Yaşasın Polatlı Lisesi!(İade edilen dek geçen 5.gün)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder