Ankara Devlet Tiyatrosu'nun (az sayıdaki) yeni oyunlarından..
Hafta sonu,pek de umutlu olmadan,gidip izledim..
Son izlediğim oyunlardan hayal kırıklığı içinde çıkmıştım ne yazık ki..
Örneğin Satranç'tan..
Bir yıl peşinden koştuğum oyuna ne kadar hevesle gidip nasıl bir hüsranla çıkmıştım salondan..
Bu defa pek bir beklentim yoktu bu nedenle..
Tiyatrosever olarak yeni oyunlara gitme alışkanlığımı sürdürüyorum sadece..
Küçük Tiyatro'daki oyunun oyuncu fotoğraflarına baktığımda da beklentim iyice azaldı..
Mecnun rolündeki delikanlıyı fiziken hiç yakıştıramadım..
Şirin rolündeki oyuncu da ,eh işte sınırındaydı..
Diğer rollerdeki oyunculardan da daha önceden adlarını zihnime yazdığım kimse yoktu..
Derken oyun saati geldi..
Kendime ön sıradan güzel bir yer buldum,oturdum..
Oyun başladı..
Konuyu biliyoruz..
Hem de bütün ayrıntılarıyla..
Hele Fuzulî'nin dilinden dökülen güzelim gazeller, yıllarca ders olarak okuttuğum şiirlerdi..
İskender Pala'nın adı yazar olarak geçiyor afişte..
Neyi yazmış bilmiyorum..
Fuzulî'nin yüzyıllar önce yazdığı metin var zaten ve gereğince lirik..
Koronun seslendirdiği, bugünün diliyle yazılmış felsefi,tasavvufi ve yazık ki sıkıcı diyaloglar ise hiç de gerekli değildi doğrusu..
Oyunun akıcılığını engelliyordu..
Bugünün seyircisi için zor olabilecek tek şey 16. yüzyıl dili ile kaleme alınan Leyla ile Mecnun Hikayesi olabilir..
Çeviride Fuzulî'nin lirizmi biraz kayboluyor yazık ki..
Ama konuyu bilince o kadar da takılmıyor insan sözlerin anlamına..
Dekor sade..
Işık kullanımı iyi..
Örneğin Kabe'nin canlandırıldığı bölümdeki ışık kullanımı iyiydi..
Ancak duman efekti fazla olmuştu..
Müzikler iyi..
Zaten oyunda dikkatimi çeken ilk nokta müzikleri Can Atilla'nın hazırlaması oldu..
En azından müzikler iyi olacak demekti..
Bir de oyundaki Leyla Şarkısını ünlü tenor ve şimdi Ankara Devlet Opera ve Bale Müdürü olan Murat Karahan seslendirmiş..
Zeynep Halvaşi de Leyla Ağıdını..
Sadece bu bile teselli olabilir..
Kostümler biraz özenti ama iyi..
Giysi tasarımı belki daha da geliştirilebilirdi..
(İnsan moda tasarım programlarını fazla izleyince ukala olabiliyor)
Oyun bir saat kırk beş dakika sürdü..
İki perdelik oyunun sonunda bütün kadroyu içtenlikle alkışladım..
Ama 17 kişilik kadronun yıldızı Mecnun rolündeki genç oyuncuydu..
Muzaffer Saygı, adını hafızama yazdığım oyunculardan biri oldu..
Daha farklı rollerde kendisini ve oyunculuğunu izlemeyi bekliyorum..
Yönetmenin en büyük başarısı bu oyuncuyu bize tanıtması oldu bence..
Bir de ,Zeynep Halvaşi'nin seslendirdiği,Leyla Ağıtı çok güzeldi..
Oyun bittikten sonra da zihnimizde çınlamaya devam etti..
Tek başına bir şarkı olarak dinlenebilir bence..
Umarım değerlendirilir..
Bunca çabanın Nazım Hikmet'in güzelim dizeleriyle hayat bulan Ferhat ile Şirin oyunu için verilmesini dilerdim,diyerek sözümü bitireyim..
En azından seyirci her kelimeyi anlardı ve gereksiz felsefi monologlar dinlemezdik..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder