Eğin'de ikinci ve son sabahımız..
Bu kez kaymakam evinin de bulunduğu Yuva Köyü'ne doğru yürüyeceğim..
Yolun yanı başından da Karasu,bir başka deyişle Fırat, akıyor..
evlerin yanından yürüyüp köye ulaştım..
Yol boyunca ceviz,badem,nar,şeftali,armut,ayva,incir,elma,trabzon hurması,dut ağaçları yolu gölgeliyor..
Yeşil elmalar gibi parlayıp duruyor..
Koparıp koparıp ağzıma atarak yürüdüm..
Kuşburnu çalıları burada ağaç haline gelmişler..
Onların minik meyveleri de yakutlar gibi parıldayıp duruyor..
Toplanmalarına daha epey vakit var..
Ben bunlara bakınıp dururken Yuva Köyü'nün içinden geçmişim..
Eğin'e dört kilometre mesafedeki Toybelen Köyü'ne dek gitmişim..
Geri dönüp yine Yuva Köyü'ne geldim..
Bütün vadiyi gözleyen bir gözetleme kulesi gibi bir bölüm de kondurmuşlar..İlginç bir yapı olmuş..
Yolun geri kalanı öylece bırakılmış..
Her iki köy de tertemiz..
Hayvancılık yapmıyorlar mı acaba?
Evler avlulu,hemen bitişikten itibaren bahçeli..
Çevrede de kimse yok..
Köy manzaralı sabah yürüyüşünden keyifle döndüm..
Irmak manzaralı kahvaltı masasına oturdum..
Yöre peynirlerinin,tereyağının,domatesinin,reçelinin yanına,ağacın yeşilinin ve suyun mavisine karıştığı manzaranın güzelliğini koyup çayla birlikte yudumladım..
Daha önce sadece belgesellerde izlediğim Eğin,dünya gözüyle görünce insanı büyüleyecek kadar güzel..
Tekrar tekrar gelinecek yerlerden biri..
Sonunda, yazık ki,gitme zamanı geldi..
Otobüse doluşup yola koyulduk..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder