Balıklıgöl
Şanlıurfa'da sıra gecesi ile şehre konukluğumuzun ilk bölümüne keyifle başladıktan ve gece köhne otelimizde dinlendikten sonra sabah Urfa turuna gerçek anlamda başladık..
İstikamet Balıklıgöl,Hazret-i İbrahim Makamı,Ayn-ı Zeliha,Hazret-i İbrahim'in doğduğu mağara..
Peygamberler şehri olarak bildiğimiz Urfa'da adı saygıyla anılan Hazret-i İbrahim,bütün
peygamberlerin de atası sayılıyor..
Hepimizin bildiği hikaye..
" Nemrut rüyasında bir yıldızın düştüğünü,başka bir yıldızın da yükseldiğini görür..
Hemen müneccimlerine yorumlatır..
Kendi iktidarının biteceğini,doğacak bir oğlanın ise dünyaya hakim olacağı söylenir..
Hatta bu çocuğun ana karnına düşeceği saat,gün bile söylenir..
Bunun üzerine emir verir Nemrut..
Şehirdeki bütün kadın ve erkekler ayrılır..
Kadınlar kaleye hapsedilir..
Nemrut'un veziri Azer,bir gece kaleye gider,eşiyle beraber olur..
Bu beraberlikten Hazret-i İbrahim,ana karnına düşer..
Azer,karısının hamile olduğunu öğrenince çok
korkar,çocuğun düşmesini ister..
Karısı bir mağarada doğum yapar,çocuğu orada bırakır,çevresini taşlarla kapatır..
Geri döndüğünde çocuğun çabucak büyüdüğünü görür..
Üç parmağını emmektedir yavrucuk..
Birinden su,birinden bal,birinden süt sızmaktadır parmaklarının..
Sıradan bir çocuğa göre 18 kat hızla büyür küçük İbrahim..
Çevresindeki taşları kaldırıp mağaradan çıkar..
Güneşe,aya,yıldızlara bakarak Tanrıyı arar..
Hiçbirini benimsemez..
Halk da onu aralarına almaz..
İbrahim,bir bayram günü tapınağa gider..
Elindeki bir baltayla bütün putları kırar..
Baltayı da en büyük putun boynuna asar..
Tapınmaya gelenler bu durum karşısında şaşırır ve suçluyu ararlar..
O da büyük putun suçlu olduğunu söyler..
İnanmazlar elbette..
Nemrut'un huzurunda yargılanır..
Cezası ibretliktir..
Yakılacaktır..
Bütün odunlar toplatılır..
İbrahim bu yığının ortasına bağlanır..
Yeryüzünün gördüğü en büyük ateş yakılır..
Ve ateşe "serin kalması" emredilir..
Bu arada,Nemrut'a karşı çıkmaya cesaret eden, bir tek kendi kızı Zeliha olur..
Onu da ateşe atarlar..
Ancak o başka yere düşer..
İşte İbrahim'in ateşe atıldığı yer Balıklıgöl'dür..
Ateş suya,alevler balıklara dönüşmüştür..
Zeliha'nın düştüğü yer de Ayn-ı Zeliha 'dır..
İşte o Zeliha'dan doğan İshak Musevilerin,
Hacer'den doğan İsmail de Müslümanların atasıdır.."
Rehberimizin bir kez daha bize hatırlattığı bu hikayenin mekanındayız ..
Bağrıyanık Urfa'nın ortasında bir yeşil vaha Balıklıgöl..
Halkın nefes alacağı,yeşilliklerin ve serin suların arasında hoş vakit geçireceği bir mekana,doğrusunu söylemek gerekirse hem bir ziyaret alanına hem de kocaman bir parka dönüştürülmüş..
İyi de olmuş..
Bizim gibi dışarıdan gelen ziyaretçiler yanında,yöreden gelen ziyaretçilerle tıklım tıklımdı..
Bir yanda Balıklı Göl kıyısında,isterse tarihi veya yöresel kostümlerle fotoğraf çektirenler(kiralama bedeli 2 lira),balıklara yem atanlar..
Bir yanda hemen yanıbaşındaki Rızvaniye Camisi ve Medresesi'ni(1736) ziyaret edenler..
(Bu cami ve bağlı olan medresenin bahçesi,belediye tarafından sanat çalışmaları için atölyelere dönüştürülmüş,bahçenin kendisi de ayrı bir vaha)..
Mevlid-i Halil Camisi de ayrı bir ziyaret ve ibadet mekanı olarak halkın yoğun ilgisini çekiyor,büyük bir kalabalık da orada
toplaşıyor,
Bir çekim merkezi de Hazret-i İbrahim Makamı elbette..
Bizi oraya götürmedi rehberlerimiz..
Diğer bölümleri gezdirip bilgi verdiler..
Verilen serbest zamanda kendimiz gezdik..
En ilginç olan,Hazret-i İbrahim'in doğduğu rivayet edilen mağara idi..
İçerisi tıklım tıklım kadın ziyaretçi ile doluydu..
Tabii özellikle yöre halkından kadınların yanlarında en az üç çocukla,kiminin beş,altı,yedi çocukla geldiğini söylemek gerek..
İçerisi tahammülü aşan bir görüntü ve gürültü içindeydi..
Hatta bazıları kebabını da yanına almış,burada yemek niyetiyle olsa gerek,içeriye dalmıştı..
İçerideki ağır hava kebap kokusuyla daha da ağırlaşıverince görevli hanım kendisini derhal dışarı çıkardı..
Ancak içerisi bununla bitmiyordu elbette..
Bir de buna ziyareti ibadetle birleştiren,dolayısıyla abdest almaya kalkıp yerleri sulara gark eden kadınları da ekleyince, içeri giren bizlerin iki dakika sonra kendilerini neden hemen dışarı attıklarına şaşmamalı..
Kadın uğultusu,çocuk bağırtısı,görevli kadınların uyarı sesleri mağara duvarlarından uğultu olup kulaklarda yankılanmaya başlıyordu..
Yine de İbrahim'in annesinin doğum yaptığı rivayet edilen yeri görebildik..
Kimbilir hangi niyetle oracıkta ayaklar altında uzanmış kadınlara basmamayı başardık..
Namaz için saf tutmuş kadınlara çarpmamayı da..
En mühimi küçücük bir mekanda belki yüz kadar kadın ve çocuk boğulmamayı başardık..
Bu arada yanımızda getirdiğimiz şekerleri,ağlayan çocukları sakinleştirmek için dağıttık..
Ancak bu arada bazı kadınların okunmuş şeker dağıttığımızı sanmalarını da önleyemedik..
İçerdeki ziyaretimizi bitirip kendimizi dışarı attık ve rahat bir nefes aldık..
Dışarda gezerken bir delikanlı yaklaşıp rehber isteyip istemediğimizi sordu..
Gerek olmadığını,zaten bilgilendirildiğimizi söyledik..
Tekirdağ'da askermiş,izinli gelmiş..
Ev geçimine yardımcı olmak için izin boyunca burada çalışıyormuş..
Kendisine kolaylıklar diledik..
Balıklıgöl'ü gezi belgesellerinde çok izlemişliğimiz var ama bu kadar geniş bir park halinde olduğunu bilmiyorduk..
Urfa halkının bu kadar ilgi gösterdiğini de..
Belki bizim cuma günü ve cuma namazından az önce gidişimizin de etkisi vardır..
Hem Mevlid-i Halil hem Rızvaniye Camilerinin bahçeleri,avluları tıklım tıklım doluydu..
Namaz vakti bu yoğunluk daha da arttı.
Balıklıgöl'ün çok güzel ve gezmeye değer bir yer olduğunu belirterek bu bölümü bitireyim..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder