Gaziantep-I
Gap turumuzun başka bir bölümündeyiz..
Üstelik ülkemizin gastronomi denince akla gelen ilk şehri..
Bu nedenle beklenti yüksek..
Zaten akşam üzeri geldiğimiz Antep'te kısa bir şehir turu şehir ekonomisinin ne üzerine yoğunlaştığını gösteriyor:
Almacı Pazarı
Bakırcılar Çarşısı
Tahmis Kahvesi
Ve dizi dizi beyrancılar,baklavacılar,kebapçılar..
Kalanları görmek için sabahı görmek gerek..
Bu nedenle 06.30'da kalkıp kent içi yürüyüşüne çıktım..
Önce tarihi bakırcılar çarşısı tarafını yürüdüm..
Şehri hiç bilmediğim için yol nereye götürürse yürüyorum..
Epeyce erken bir saat olduğu için bazı dükkanlar henüz açılmamış bile..
Yol beni tarihi Naib Hamamı'na dek götürdü..
Hâlâ işleyen bir hamam..
Ne iyi..
Bizim ilçede de böyle bir çarşı hamamı vardı..
Bu kadar tarihi olmasa da..
Tarihi niteliği yok denilerek yıkıldı..
Oysa bir şekilde değerlendirilebilirdi..
Pek çoğumuzun çocukluk anıları vardı orada..
Bana sürpriz olan küçük bir park da bu hamamın karşısındaki küçük parktaydı..
Göktürk Kitabelerinin tam boy birer örneği..
Hem de üzerlerindeki metinlerin kopyalarıyla birlikte..
Dört taraflı taşların her yönündeki yazıların en küçük ayrıntısına varana dek hem de..
Hepimiz Moğolistan'a gidemeyiz ama kopyaları bire bir kopyaları önümüzde işte !..
Gaziantepliler ne şanslılar !..
Ben hayran hayran kitabelerin fotoğraflarını çekerken, sabah erkenden işlerine giden vatandaşlar da hayretle beni izliyorlardı..
Haklılar..
Onlara bunun ne olduğu anlatılmazsa onlar da ilgilenmezler elbette..
Başka bir küçük park da Göktürk Kitabelerinin kopyalarının dikili olduğu parkın hemen aşağısındaydı..
14 Şehit Anıtı..
Ben de bunun ne olduğunu bilmiyordum..
Anıtın üzerindeki açıklamayı okuyunca da içim yandı..
27 Mart 1920'de Fransızlar tarafından kuşatılmış olan Antep'i savunan Şahinbey ve çetesine erzak götüren 14-15 yaşlarındaki 14 çocuk,erzakı teslimden dönerken sığındıkları bir değirmende kıstırılıp öldürülürler..
Bu olayın adı Kanlı Dokurcum Değirmeni Baskını'dır..
Bir diğer adı da Elmalı Köprüsündeki Savunma..
Fransızların silahı olmayan genç çocukları ellerini bağlayarak kurşuna dizdiği,sonrasında da cansız bedenlerini süngülediği olay..
Henüz küçük olduklarını dikkate almadan,sorgulamadan,silahsız olduklarını hesap etmeden..
Onları endişeyle bekleyen ana babalarının on dört genç çocuğun hunharca öldürülmüş bedenleriyle karşılaşınca nasıl bir ağıt yaktığı da anıtta resmedilmiş,bir rölyef üstüne..
Kanlı Dokurcum Baskını anısına dikilen 14 Şehit Anıtı ve Göktürk Kitabeleri Parkı sonrası, sabah kahvaltısı için tekrar otele dönerken, yolumun üzerindeki Tahtani Camisi(1557),kitabesinde Evliya Çelebi tarafından ziyaret edildiği yazılıydı..
Memluk etkisi görülen bir yapı..
Kırmızı mermerden mihrabı da ilginç..
Bu arada giderken kapalı olan dükkanlar baktım tahta kepenklerini açmış,yeni
günün hazırlıklarına girişmişler..
Havada sabah fırınlarda pişirilen çöreklerin tatlı kokusu..
Yol boyu sıra sıra tarihi camiler,hanlar..
Örneğin Yüzükçü Han(1880)..
Alaüddevle Camisi(15-16.yy.lar)(Halk arasında Ala Dola Camisi olarak biliniyor)..
Gümrük Hanı..
Karagöz Camisi(18.yy.)..
Nuri Mehmet Paşa Camisi(18.yy).
Bu yazdığım isimler aynı cadde üzerinde..
İnsanın dikkatini çekecek kadar cami var..
Bir de Türk bayrağı,her yerde,her boyutta..
Olağanüstü bir milli ve dini duyarlılık görülüyor..
Otele gelince doğru kahvaltı salonuna çıktım..
Yeme içme alanında adı tek geçilen bir şehrin kahvaltısı nasıl bakalım?
Üşenmeyip saydım:43 çeşit kahvaltılık vardı..
Humusundan Antep ezmesine 68 çeşit meze..
Tadını çıkardık elbette..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder