5 Eylül 2019 Perşembe

Doğu Anadolu Postası-IV

             
                             
 ERZURUM-II
                  (Kongre Binası,Ulu Cami,Çifte         Minare,Yakutiye Medresesi)


 Erzurum kongresi binası da bir eğitim yuvası..
1864'te Mıgırdiç Sanasaryan'ın yaptırdığı Sanasaryan Koleji..(açıklamalarda öyle yazıyor)
Cumhuriyet döneminde,1924'te yanmış..
1926'da onarılarak Gazi İlkokulu olarak tekrar eğitime açılmış..
Sonra sırasıyla Yapı Sanat,Güzel Sanatlar,Sosyal Bilimler Lisesi olarak kullanılmış..
Şimdi,en doğru noktada,Erzurum Kongresi Müzesi..
Atatürk,burada askerlikten istifa etmiş bulunduğu ve yanında sivil elbise olmadığı için acil olarak bir takım elbise gerekince Erzurum Valisi Münir bey ödünç olarak bir jaketatay verir..
O fotoğraf ünlüdür..
Burada da gördük..
Kogrenin toplantı odasında delegelerin isim,özgeçmiş  ve fotoğrafları konmuş..
Kafile üyeleri başkanlık kürsüsünde sırasıyla fotoğraf çektirme derdindeyken birkaçını okudum..
Bazılarını notlarıma aldım,hikayeleri ilginç:

"Erzurum İspir delegesi Cemal Aksu,oğlu Yzb.Rıfat Kopdağı'nda Ermenilerce şehit edilince bunalıma düşerek,1946'da kendini Çoruh Nehri'ne atar.."

"Bayburt delegesi Alemdarzade M.Tevfik Bey,1934-41 döneminde Bayburt Belediye Başkanıdır.
Maiyet memurlarının bazı suistimallerinin kendisine verdiği rahatsızlık ve sorumluluğun kendisine ait olduğu beyanıyla,15.06.1941'de civa sülfür içerek intihar eder.."

"İsmail hakkı Alemdaroğlu,askerlikten istifa eder.Türk Matbaası'nı kurar.Albayrak Gazetesi'ni çıkarır."
Eğer doğru hatırlıyorsam,kongrenin kararlarının yayın organı da bu gazete olur..
Öğle yemekleri ve alışveriş için sonsuz zaman ayıran rehberimizin tarihî önemi olan yerlere ayırdığı zaman en fazla otuz dakika olunca bize de koşar adım gezmekten başka çare kalmıyor..
Nitekim önce eski bir konağı biraz oturulur hale getiren bir vatandaşı dinlemeye ve evi görmeye götürüldük..
Paşabey Konak adı verilen ev 300 yıllık imiş..
Üç Kümbetler'in yanıbaşında..
Eski bir Erzurum evinin günlük hayatının nasıl geçtiğini merak edenler için bulunmaz nimet..
Mutfak,harem ve selamlık bölümlerini gezdik..
Kocaman mutfakta lavaş ekmeği pişirmek için ayrı bir yer yapılmış..
Bir yerde de kocaman bir ocak,oradaki adına  'baba ocağı'  deniliyormuş..
Mutfağın bütün duvarlarında aralıksız dolaşan rafın adı da terek..
Seki olarak adlandırılan yüksekçe bir bölüm var ki,mutfakta oturmak,akşam aile halkının birlikte yemek yemesi için yeterli genişlikte..
Hemen yanında da kapısı kilitli bir bölme,adı kaynana dolabı,yani kiler..
Bunu işiten bütün kafile hanımları güldüler tabiî..
Selamlık odası evin en süslü odası..
Özellikle tavanı ahşap süsleme geleneğinin güzel bir örneği..
Buradakinin süsleme üslubunun adına  'kırk örümceli tavan' deniyormuş..
Hepimiz hayran kaldık..
Ahşap kapıdaki iki tokmağın özellikleri de uygulamalı olarak anlatıldı..
Üstteki tok ses çıkaran erkek misafirler için,alttaki daha ince tınılı olansa kadın misafirler için..
Böylece ev sahibi kapıdakine göre kendi
ni ayarlıyor olmalı..
Buradan çıkıp hemen yandaki Üç Kümbetler'e geçtik..
Bunlar birer anıt mezar..
En büyüğü 12.yy.sonlarında Emir Saltuk için..
Diğerlerinin sahipleri belirsiz..
Kare şeklindeki küçük yapı üzerinde uzmanlar tartışıyor..
Kümbet veya mescit olduğu iddia ediliyor..
Ancak doğru hatırlıyorsam altında mumyalık bölümü vardı,dolayısıyla kümbet olması daha akla yakın..
Emir Saltuk Kümbeti,iki renkli kesme taştan,sekizgen bir yapı..
Orta Asya Türk takvimindeki boğa,yılan,yarasa,kartal motifleri kasnak nişine işlenmiş..
Kümbet sahibinin adının Türkçe olması da  Türk kültürünün ağırlıklı olarak etkisinin sürdüğünü gösteriyor..
Bu kümbetlerin bulunduğu yer de eski bir mezarlık..
Şimdi temizlenmiş,park haline getirilmiş;ama ben eski fotoğrafını gördüm.çepeçevre mezar taşları vardı..
İkinci ve daha ufak olan kümbet gri renkli taştan,12 cepheli..
Üçüncü kümbet ise yöresel keyek taşından ve yine 12 cepheli..
Emir Saltuk Kümbetindeki bezemeler onda da mevcut..
Huzur içinde uyusunlar..
Buradan Çifte Minareli Medrese'ye geçiyoruz..
Diğer adıyla Hatuniye Medresesi..
13.yy. eseri..
Kesin olarak kimin bilinmiyor ama şu iki hanımdan birine ait olduğunda şüphe yok..
(1.olasılık )İlhanlı hükümdar ailesinden olup,Şehzade Keyhatu ile evlendirilen Padişah Hatun ya da
(2. olasılık) II.Gıyasettin Keyhüsrev'in Gürcü Hatun'dan olan kızı Havendzade için..
(Yazılı kaynaklar ise Alaattin Keykubat'ın kızı Hundi hatun diyor,artık bilemem;üçünden birine ait..)
Konik  külahı yöresel  kiremit renkli kanber taşından,dedi rehber..
Kümbetin içi ise mermer kaplı..
93 Harbi sırasında bir bölümü Ruslar tarafından yıkılmış..
Medresenin öğretmenlere tahsis edilmiş olan odasının görkemli kapısı ise yine Ruslar tarafından sökülüp götürülmüş..
Şimdi yerinde cam bir kapı mevcut..
İki katlı,4 eyvanlı,açık avlulu yapı 35-46 metre ebadında..
Güneyinde bulunan türbe,çağdaşları içinde Anadolu'daki en büyük türbe oluyor..
Türbenin gövdesi 12 köşeli..
Asıl dikkat çekici olansa şerefeye kadar çıkılmış bulunan minareleri..
Bir de elbette bezemeli taç kapısı..
Selçuklu taş işlemeciliğinin seçkin örneklerinden olan kapıda panolar içinde çift başlı kartal,ağzı açık iki yılan,hayat ağacı simgeleri var..
Minarelerde de sırlı tuğlalar dikkat çekici..
IV.Murat döneminde bu yapı önce tophane sonra kışla olarak kullanılmış..
Ana giriş kapısı da o dönemden kalma imiş..
1942-1967 arası müzeye dönüştürülmüş..
Şimdi hem müze hem sergi salonu olarak işlevlendirilmiş..
İçerisi tıklım tıklım ziyaretçi dolu..
Buradan hemen aşağıdaki Ulu cami'ye geçiyoruz..
Erzurum Ulu Camisi Atabey Camisi olarak da biliniyor..
Yaptıran Saltukoğlu Nasreddin Muhammed..
Mimar Ebul Feth mehmet..
Yapının bugüne özgün olarak gelen tek yeri mihrap duvarı..
Diğer bölümleri sonradan yapılmış, çeşitli dönemlerde..
5 kapılı olan caminin içi bol sütunlu,28 tane..
Mihrabın önündeki kubbe ahşaptan kırlangıç örgü denen stilde yapılmış,dikkat çekici..
İçerde 5 bin kişiye kadar
ulaşan bir cemaat aynı anda ibadet edebiliyor imiş..
Bunu görmedik ama..
Gelinler damatlar düğün fotoğrafları için bu camiye de geliyorlar,bunu gördük..
Hızlı gezimizde şimdi istikamet Yakutiye Medresesi..
1310 tarihli,yani 14.yy.başı..
Yine Selçuklu dönemi..
Yine İlhanlılar hanedanına ait..
Horasanlı Bolugan Hatun ve eşi,hükümdar Gazan Han adına yapılmış..
Orta Asya Türk geleneği bu yapıda da sürüyor..
Tuğla minarelerdeki özgün çini süslemeler dikkat çekici..
Birinin üzerinde başı yukarda,diğerinde ise aşağıda lale biçimli yuvalarda firuze renkli çini mozaikler..
Minarelerden biri şerefeye kadar,diğeri kaideye kadar mevcut..
bitkisel,sembolik tasvirler,geometrik motiflerle süslü;bezemelerin dengeli ve süslü olmasına özen gösterilmiş..
Taçkapıda her iki yüzde altta ajurlu küre,onun üzerinde hayat ağacı,altında iki pars,üstünde çift başlı kartal istiflenmiş..
Yapıdaki süsler dönemin sanat seviyesini ve zevkini gösteriyor ki, insan imreniyor bu incelik karşısında..
İkindiden akşama dönen bir zaman dilimindeyiz..
Kafilenin hanımları alışverişe zaman kalmayacak endişesindeyken,rehberimiz onları ve tabiî bizi Taşhan'a yetiştirdi..
Erzurum'dan ne alınır?
Oltu taşından süs eşyaları..
Bir de yeni bir taş bulunmuş..
Adı Erzurum Zümrütü..
Oltu'da bulunduğu için Oltu Zümrütü olarak da anılıyor..
Hepimiz iki katlı tarihî yapının içinde biraz dolaştık..
Alışveriş meraklıları çeşitleri inceleyip satıcılarla pazarlığa geçmişken benim gibi sadece 'bakıcı' olanlar Taşhan'ın avlusundaki havuzlu parka geçtik..
Tahta sıralara oturarak buluşma vaktinin gelmesini bekledik..
Başımızın üzerindeki dut,vişne,elma ağaçlarındaki toplanmamış meyveleri seyrettik..
Sonra birkaç elma toplayıp tadına baktık..
Toplanma zamanı gelince bekleyen otobüse
geçip dün geceden beri sızlayan bedenimizi dinlendireceğimiz otelimizin bulunduğu Palandöken'e doğru yola koyulduk..
Gün boyunca tepemizde dönen,arada atıştıran yağmur bulutları sonunda dayanamıyor ve gökgürültüleri,şimşekler eşliğinde sağanağa dönüşüyor..
Ama ne gam..
O kadar yorgun ve bitkiniz ki..
Kulağımızın dibinde çakan şimşeklerin sesi bile uykuya dalmamıza engel olamıyor..







































                 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder