ERZURUM-II
(Kongre Binası,Ulu Cami,Çifte Minare,Yakutiye Medresesi)
Erzurum kongresi binası da bir eğitim yuvası..
Cumhuriyet döneminde,1924'te yanmış..
Sonra sırasıyla Yapı Sanat,Güzel Sanatlar,Sosyal Bilimler Lisesi olarak kullanılmış..
Şimdi,en doğru noktada,Erzurum Kongresi Müzesi..
Atatürk,burada askerlikten istifa etmiş bulunduğu ve yanında sivil elbise olmadığı için acil olarak bir takım elbise gerekince Erzurum Valisi Münir bey ödünç olarak bir jaketatay verir..
O fotoğraf ünlüdür..
Burada da gördük..
Kogrenin toplantı odasında delegelerin isim,özgeçmiş ve fotoğrafları konmuş..
Bazılarını notlarıma aldım,hikayeleri ilginç:
"Erzurum İspir delegesi Cemal Aksu,oğlu Yzb.Rıfat Kopdağı'nda Ermenilerce şehit edilince bunalıma düşerek,1946'da kendini Çoruh Nehri'ne atar.."
"Bayburt delegesi Alemdarzade M.Tevfik Bey,1934-41 döneminde Bayburt Belediye Başkanıdır.
"İsmail hakkı Alemdaroğlu,askerlikten istifa eder.Türk Matbaası'nı kurar.Albayrak Gazetesi'ni çıkarır."
Eğer doğru hatırlıyorsam,kongrenin kararlarının yayın organı da bu gazete olur..
Öğle yemekleri ve alışveriş için sonsuz zaman ayıran rehberimizin tarihî önemi olan yerlere ayırdığı zaman en fazla otuz dakika olunca bize de koşar adım gezmekten başka çare kalmıyor..
Üç Kümbetler'in yanıbaşında..
Eski bir Erzurum evinin günlük hayatının nasıl geçtiğini merak edenler için bulunmaz nimet..
Mutfak,harem ve selamlık bölümlerini gezdik..
Mutfağın bütün duvarlarında aralıksız dolaşan rafın adı da terek..
Bunu işiten bütün kafile hanımları güldüler tabiî..
Selamlık odası evin en süslü odası..
Özellikle tavanı ahşap süsleme geleneğinin güzel bir örneği..
Hepimiz hayran kaldık..
Ahşap kapıdaki iki tokmağın özellikleri de uygulamalı olarak anlatıldı..
Üstteki tok ses çıkaran erkek misafirler için,alttaki daha ince tınılı olansa kadın misafirler için..
Böylece ev sahibi kapıdakine göre kendi
ni ayarlıyor olmalı..
Buradan çıkıp hemen yandaki Üç Kümbetler'e geçtik..
Bunlar birer anıt mezar..
En büyüğü 12.yy.sonlarında Emir Saltuk için..
Diğerlerinin sahipleri belirsiz..
Kare şeklindeki küçük yapı üzerinde uzmanlar tartışıyor..
Ancak doğru hatırlıyorsam altında mumyalık bölümü vardı,dolayısıyla kümbet olması daha akla yakın..
Emir Saltuk Kümbeti,iki renkli kesme taştan,sekizgen bir yapı..
Orta Asya Türk takvimindeki boğa,yılan,yarasa,kartal motifleri kasnak nişine işlenmiş..
Kümbet sahibinin adının Türkçe olması da Türk kültürünün ağırlıklı olarak etkisinin sürdüğünü gösteriyor..
Şimdi temizlenmiş,park haline getirilmiş;ama ben eski fotoğrafını gördüm.çepeçevre mezar taşları vardı..
Üçüncü kümbet ise yöresel keyek taşından ve yine 12 cepheli..
Emir Saltuk Kümbetindeki bezemeler onda da mevcut..
Buradan Çifte Minareli Medrese'ye geçiyoruz..
13.yy. eseri..
Kesin olarak kimin bilinmiyor ama şu iki hanımdan birine ait olduğunda şüphe yok..
(2. olasılık) II.Gıyasettin Keyhüsrev'in Gürcü Hatun'dan olan kızı Havendzade için..
(Yazılı kaynaklar ise Alaattin Keykubat'ın kızı Hundi hatun diyor,artık bilemem;üçünden birine ait..)
Konik külahı yöresel kiremit renkli kanber taşından,dedi rehber..
Kümbetin içi ise mermer kaplı..
93 Harbi sırasında bir bölümü Ruslar tarafından yıkılmış..
Şimdi yerinde cam bir kapı mevcut..
İki katlı,4 eyvanlı,açık avlulu yapı 35-46 metre ebadında..
Türbenin gövdesi 12 köşeli..
Bir de elbette bezemeli taç kapısı..
Selçuklu taş işlemeciliğinin seçkin örneklerinden olan kapıda panolar içinde çift başlı kartal,ağzı açık iki yılan,hayat ağacı simgeleri var..
Minarelerde de sırlı tuğlalar dikkat çekici..
IV.Murat döneminde bu yapı önce tophane sonra kışla olarak kullanılmış..
Ana giriş kapısı da o dönemden kalma imiş..
1942-1967 arası müzeye dönüştürülmüş..
Şimdi hem müze hem sergi salonu olarak işlevlendirilmiş..
İçerisi tıklım tıklım ziyaretçi dolu..
Buradan hemen aşağıdaki Ulu cami'ye geçiyoruz..
Yaptıran Saltukoğlu Nasreddin Muhammed..
Mimar Ebul Feth mehmet..
Yapının bugüne özgün olarak gelen tek yeri mihrap duvarı..
Diğer bölümleri sonradan yapılmış, çeşitli dönemlerde..
ulaşan bir cemaat aynı anda ibadet edebiliyor imiş..
Hızlı gezimizde şimdi istikamet Yakutiye Medresesi..
Yine Selçuklu dönemi..
Yine İlhanlılar hanedanına ait..
Horasanlı Bolugan Hatun ve eşi,hükümdar Gazan Han adına yapılmış..
Orta Asya Türk geleneği bu yapıda da sürüyor..
Tuğla minarelerdeki özgün çini süslemeler dikkat çekici..
Birinin üzerinde başı yukarda,diğerinde ise aşağıda lale biçimli yuvalarda firuze renkli çini mozaikler..

Erzurum'dan ne alınır?
Oltu taşından süs eşyaları..
Bir de yeni bir taş bulunmuş..
Adı Erzurum Zümrütü..
Oltu'da bulunduğu için Oltu Zümrütü olarak da anılıyor..
Alışveriş meraklıları çeşitleri inceleyip satıcılarla pazarlığa geçmişken benim gibi sadece 'bakıcı' olanlar Taşhan'ın avlusundaki havuzlu parka geçtik..
Tahta sıralara oturarak buluşma vaktinin gelmesini bekledik..
Başımızın üzerindeki dut,vişne,elma ağaçlarındaki toplanmamış meyveleri seyrettik..
Sonra birkaç elma toplayıp tadına baktık..
Toplanma zamanı gelince bekleyen otobüse
geçip dün geceden beri sızlayan bedenimizi dinlendireceğimiz otelimizin bulunduğu Palandöken'e doğru yola koyulduk..
Gün boyunca tepemizde dönen,arada atıştıran yağmur bulutları sonunda dayanamıyor ve gökgürültüleri,şimşekler eşliğinde sağanağa dönüşüyor..
Ama ne gam..
O kadar yorgun ve bitkiniz ki..
Kulağımızın dibinde çakan şimşeklerin sesi bile uykuya dalmamıza engel olamıyor..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder