KARS-I
(Erzurum'dan Kars'a)
Sabah sekizde Erzurum'dan Kars'a yola koyulduk..
Hepimiz dinlendiğimiz için düne göre daha dingin yüzlerleyiz..Erzurum'dan çıkar çıkmaz Abdurrahman Gazi'nin türbesinin bulunduğu yamacı işaret ediyor rehberimiz..
Sağda..
Erzurum'a gelen onun türbesini ziyaret etmezse mutlaka yolu yine Erzurum'a düşer,derlerdi..
Yine ziyaret edemediğimize göre yine geleceğiz demektir..
Kısmet..
Solumuzda ise yine tabyalar..
Rehbere bakılırsa birinin adı Meçhul Asker Tabyası..
Kars,bozkır tilkisi demekmiş..
Yol üzerinde Nene Hatun Termal tesisi..
Erzurum'a 30 km.mesafede,yakın sayılır,sağlık kürü yapacaklar için..
Palandöken Dağları arkamızda kaldı..
Yerini Bingöl Dağlarına bıraktı..
Doğu Anadolu'nun ambarı durumundaki Pasinler Ovasında ilerliyoruz..
Yolun sağı solu göz alabildiğine mısır,ayçiçeği,patates.lahana tarlaları..
Her yer akar su..
Eski adını daha çok hatırlıyorum Pasinler'in:
Hasankale ..
Nüfusu 24.900..
Hacmi küçük,etkisi büyük..
Koca bir bölgeyi besliyor yetiştirdiği ürünlerle..
Erzurum fıkralarının ünlü Telo Dayı'sının doğduğu yer de burası..
Sarıkamış Şehitleri için anıtların dikildiği yerlerden birisi de burada..
Üzerinde bulunduğumuz yol aynı zamanda İpek Yolu ile Baharat Yolunun kesişme yeri..
Tam burada bir de köprü var..
Çoban Dede Köprüsü..
Tarihî bir yapı..
Kanlı dere ile Kargapazarı deresinin birleştiği yere kurulmuş..
Altından akan su ile baharda daha da görkemlidir..
Bu köprüden geçenlerden vergi alındığı için Deli Dumrul Köprüsü adıyla da anılırmış..
Köprüyü yapan İlhanlı Çoban Ildız(Yıldız) imiş..
Saat ona doğru Horasan'dan geçtik..
Hemen arkasından da Kars ili sınırına geldiğimizi tabela bize hatırlattı..
Artık 25 plakalı araçların yerini 36 plakalı araçlar alacak demektir..
Çevre değişti..
Pasinler'in bereketli ovasından sarp,yalçın,kayalık araziye geçtik..
Tüf yapılı olan arazide peribacaları görüntüleri..
Sağlı sollu obsidyenlerin pırıl pırıl parladığı yamaçlar..
Antik çağda ayna yapımında kullanıldığı için ihraç maddesi olan obsidyen bugün de bol bol görünüyor..
Sarıkamış'a yaklaşınca hemen bitki örtüsü tekrar göründü..
Çam,söğüt,kavaklarla kaplandı yamaçlar,dağlar..
Her yer yemyeşil yine..
Soğanlı,Göllü ve Allahüekber Dağlarının oluşturduğu bir hilalin içindeyiz..
Sarıkamış adı da çamların dimdik uzamasından dolayı verilmiş..
Ve yolculuk rotamızın hüzün anıtlarından birinde duruyoruz..
Sarıkamış Şehitleri Anıtı..
Tam adıyla Allahüekber Dağı Şehitliği
Bölgedeki anıtlardan bir tanesi ve hemen yol kenarında..
1996'da yapılmış..
118 bin askerle çıkılan yolda 90 bini donarak can verir..
22.12.1914-5.01.1915 arasında yaşanır bu facia..
Üstelik bu anda bile askerimiz kahramanlık destanı yazar..
Tortum,Kosor,Bardiz,Çerkezköy,Başköy çarpışmalarında zafer kazanır..
Ateş yakmanın yasak olduğu zorlu yolculukta..
Soğuk ve açlık üstün gelir..
Donmamak için ağaçlara çıkar bazıları..
Orada da donar..
Baharda karlar eriyince ağaçta donmuş şehitler görünür..
Bazıları donan uzvunu kasatura ile keserek kendini kurtarmaya çabalar..
Öyle çetin bir ölüm kalım mücadelesi verilir bu topraklarda..
Şehitliğin bulunduğu yer 10.Kolordu Gözetleme Karargahı..
26.12.1914'te Allahüekber Dağlarında yola çıkan 40 bin askerin ancak 3 bini Sarıkamış'a varabilir..
Dönemin ünlü siması Yzb.Yakup Cemil'in müfrezesi kuzey-güney kanatlarındaki birliklerden..
Yb.Kazım Karabekir ,1.Kuvve-i Seferiye'de..
Halil Kut,Bekir Sami,Kazım Özalp gibi tanınmış simalar da burada askerin başındalar..
Şimdi ise sonsuz bir sessizlik içinde her yer..
Anıttan yayılan hüzün havası elle tutulacak kadar yoğun ..
Çevredeki her ağaçta bir şehidin bana baktığını sanıyorum..
Duyguları en iyi ifade edenler her zamanki gibi şairler ve ağıtlarıyla Anadolu kadınları:
"Yüzbaşılar binbaşılar
Tabur taburu karşılar
Yağmur yağıp gün değince
Yatan şehitler ışılar.."(Sarıkamış Ağıdından)
"Soğuklar zalimdi kışlar amansız
Kuşlar yuvalardan düşerdi cansız
Vuruştuk yaralı hasta dermansız
Ne aman istedik ne aman verdik"(Şehitlikteki plaketten)
"Sana sesleniyorum sana ey şehit oğlu şehit
Ey göğsünde bin sancak açan yiğit
Aradım kabrini yaşlı gözlerle her an
Seni gördüm ,öyle büyüktün ki, serapa vatan"(Şehitlikteki plaketten)
Şehitlerimiz için dualarımızı gönderip yola revan oluyoruz..
Pek neşemizin kalmadığını gören rehber de bu fırsatla ordan burdan bilgi aktarımına geçti..
"Kafkas halkı olan Molokanların(veya bazı kaynaklara göre Malakanlar) ve Azerbaycan halkı olan Karapapak Türklerinin bölgeye getirilmesiyle burada mandıracılık başlar..
Molok süt,molokan süt içen..
Sakal tıraşını sevmeyen,temiz,silah taşımaktan ve askerlikten hoşlanmayan Molokan halkı her gün süt içer,mandıracılıkta gelişmişlerdir,kiliseye gitmez,evlerinde ibadet ederler,ruhban sınıf yoktur inançlarında..
Türk vatandaşı olarak askere gitme zorunluluğu karşısında Kanada'ya,Amerika'ya göçerler..
Bir sebep de evlilikte yedi göbek sayma anlayışları..
Bu nedenle soyları tehlikeye girince büyük bir kısmı 1961'de Ermenistan'a gitmiş..
Bugün iki elin parmakları kadar Molokan kalmıştır..
Terekeme yani Karapapak yani Azerbaycan Türkleri..
Onlardan da hâlâ burada yaşayanlar vardır..
Mezar taşlarında Kafkas erkeği giyimini yansıtan bir şekil varsa o Karapapak'lara ait bir mezar demektir..
(Nitekim yol boyu geçtiğimiz köy mezarlıklarında bu mezar taşlarından pek çok gördük..)
(Anadolu nasıl bir garipler yurdudur,bir kez daha anladım)
Kars'ta Caferilerin iki camileri vardır..
İbadetlerinde üç vakit namaza yer verirler..
Kars'ta 223 koruma altındaki Baltık mimari yapı vardır,Rus işgali döneminden kalan..
Şu an rakım 1850m.,dolayısıyla burada ancak hayvanlar için ot yetiştirilebilir..
Cirit burada bütün canlılığıyla oynanan bir ata sporudur..
Kars nüfusu 86 bindir..
Bunun 26 bini üniversite öğrencisidir..
Kesilmiş kurutulmuş Kars kazı 250-300 lira civarında satılır..
Tüyü de ayrıca değerlendirilir..
Kaz burada değerli bir satış malıdır.."
Bu arada içinden geçtiğimiz ilçenin adı Selim..
Yavuz Sultan Selim vaktiyle burada otağını kurmuş..
Dolayısıyla da adını vermiş..
5200 nüfuslu küçük kasabanın yerlisi olan Aras Kargo'nun sahibi Celal Aras adına da bir hatıra ormanı oluşturulmuş..
Çamlar güzel tutmuş..
Yine yanından geçtiğimiz Karacaören Köyünün karşısındaki Petroica Mahallesinde,1.Dünya Savaşı'nda bölgeye gelen Almanlar yerleşip kalmışlar.. Köydeki evlerinde duvarlara geldikleri yerleri,inançlarını resmetmişler..
Mavi çatılarıyla Kafkas Üniversitesi binaları göründü..
Öğleye doğru Kars'a geldik..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder