Geçen cuma günü akşam üzeri eve giderken önüm sıra yürüyordu.Adımlarımı sıklaştırıp yetiştim.
Yanına geldiğimde ,kolay gelsin,diye lafa girip,kendisini bir süreden beri gördüğümü,merak ettiğimi,buraya yeni mi geldiğini sordum.
Derdini sorana anlatmaya zaten hazır olanların haliyle başladı.
Adı Azime imiş.Beypazarlı'ymış.Kocası öldükten sonra bir evlilik daha yapmış ama yürütememiş.
Bir oğlu varmış,bir de gelini..Ancak gelini kapının önüne koyunca ortada kalmış ve buraya gelmiş.Yeni Mahalle'de yüz liraya kiraladığı bir evde oturuyormuş.
1942 doğumluymuş.Yaşlılık aylığı alıyormuş.
Geçinebilmek için sırtında çuvalı ve elinde kancası ile çöp ayrıştırıcılığına başlamış.
Yaşlılık aylığı dışında hangi yardımdan yararlandığını sordum.Belediyeye kömür yardımı için başvurmuş,sadece 12 torba kömür yardımı alabilmiş.
Aman Tanrım,sadece üç ay yeter !
Kışı nasıl geçirdiğini sordum,çöplere dökülen kül kovalarından kömür parçaları topladığını,öylece idare ettiğini söyledi.
İçim sızladı.Yanıbaşından geçip gittiğimiz ne dramlar var ve biz burnumuzun ucunu görmüyoruz
Ben de birkaç ay önce hiç kimseye ve hiçbir şeye bakmadan sadece çöplerle ilgilenen bu hanımı ilk kez görmüş ama bir türlü konuşma fırsatı bulamamıştım.
Bu kez de birkaç adım ileride yırtılmış çoraplı ayağında terlikleriyle yürüyor görünce,sonunda halini sorma fırsatı bulabilmiş olarak onu evinde ziyaret etmek istediğimi söyleyip adresini sordum,okuma yazması olmadığı için sokak adı veremedi ama tarif etti.Ben de tarifi üzerine gideceğim en kısa zamanda...
Son birkaç yılda yaşının geçkin oluşuna rağmen sokakta çalışır gördüğüm bu kaçıncı insan, bilmiyorum;üstelik sayıları giderek artıyor,bizim de duyarsızlığımız ve vicdansızlığımız ve bakarkörlüğümüz de...
Şimdi mübarek aylar girdi,yardımseverler ihtiyaç sahiplerine yönelecekler,bunlara Azime Hanım da eklenecek demektir,benim derdimse yalnızca bir iki ay için değil,bütün yıla yayılan yardıma ulaşmaları...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder