11 Temmuz 2018 Çarşamba

ÜSKÜP..Balkan Yazıları..(3)

Üsküp
Öğleden sonra Üsküp'e vasıl olduk..
Hemen panoramik tur başladı..
Tabii Makedonya sınırından aşar aşmaz saatleri bir saat geri almamız da söylendi..
Böylece gün bizim için daha da uzun olacak..
1993'ten beri bağımsız olan Makedonya'nın başkenti burası..
Ülke nüfusu 2.2 milyon..
Başkent nüfusu 500 bin..
Yani küçük bir kent Üsküp..
Balkan şehirlerinin çoğu gibi bunun da ortasından nehir geçiyor..
Sofya'nın içinden geçen nehir Vladaya idi..
Üsküp'ün içinden de Vardar Nehri geçiyor..
Hem de ne geçmek..
Dağlardan topladığı bozbulanık suları önümüzden hızla akıp gidiyor..
Tur sonrası nehir kıyısında biraz oturdum..
Benim de düşüncelerimi alıp götürdü..
Skopje diye andıkları Üsküp,Yahya Kemal'in doğum yeri olarak bilip andığımız bir Türk şehri..idi..
Bizim gördüğümüz Üsküp ise Makedon özelliğini vurgulama yarışında Yunanistan'a kafa tutmaya çalışan bir şehir oldu..
İskender de bizim,Filip de bizim,Rahibe Teresa da bizim,Bizans kralı da bizim hemşehrimiz,Osmanlı'ya ilk isyan eden Karpoş ise en has adamımız,İncil'de adı geçen azizlerin alayı bizden çıkma derken öyle abartmışlar ki..
Şehrin meydanını devasa Filip,İskender,annesi,kardeşi,atı ve daha bir sürü  heykelle donatmakla adeta kafayı bozmuşlar..
Her kıyı köşe,orta,kenar heykelle donatılmış..
Ama ne kadar görgüsüz boyutlarda ve zevksizlikte..
Binalar da hakeza..
Modern ve tarihini vurgulayan bir kent olmak hedefi şaşmış,eklektik bile denemeyecek tuhaf yapılarla doldurulmuş bir kent yaratılmış..
Dolayısıyla az kalsın Üsküp bir hayal kırıklığından öteye gidemeyecekti..

Allahtan önce kentin eski çarşısına uğradık,hala bizden olan esnaf isimlerini,sokaklarını, eski Bursa'yı hatırlatan güzel ve aydınlık yüzünü gördük de bu yeni ve tuhaf olan tarafı üzerimizden Vardar suyu gibi aktı gitti..
Bir de verilen serbest saatte gezerken gördüğümüz gerçek sanat eserleri hayal
kırıklığımızın kalan tortularını da silkeleyiverdi..
 Sanal bir tarih yaratma çabasıyla 80 milyon avronun sırf o ucubeleri ortalığa serpiştirmek için ayrıldığını anlattı rehberimiz..
Oysa 77 bini Müslüman olan Makedon halkı geçim  ve hatta başka ülkelere göç etmenin derdinde..
Bu kültürel asimilasyon yerine sınırlı kaynağını halkının refahı ve düzgün eğitimi için kullansa ülke için daha hayırlı olurdu elbette..
Oysa onlar antik çağdan bir bayrak olan Verginia güneşini heykellere yedirebilme derdindeler..
Makedon bayrağı da aynı motifle stilize edilmiş..
Yunanistan da Kuzey Makedonyasın sen,senin bunu kullanmaya da hakkın yok,heykelleri dikmeye de,
zaten seni de tanımıyorum diyerek çemkirmeyi sürdürüyor..
Olan da zavallı halka oluyor,her zamanki gibi..
Akşam üzeri o heykellerin süslediği tarihi taş köprüde(biz yapmışız,söylemesi ayıp değil !)dağ gibi bir ihtiyar,o heykellerden daha asil bir eda ile bağdaş kurmuş,dileniyordu..
Para birimi dinar olan ülkenin 60 dinarı 1 avro ediyormuş..
Umarım ihtiyarın dinarı da avrosu da çok olmuştur..
Bu arada dikkatimi çeken bir şey de Halkbank'ın her yerde reklamının olmasıydı..
Meydanlarda,sokaklarda  büyük veya küçük boy onlarca  reklamla Üsküp'ü donatmış Halkbank..
Tabii camiler de vardı,ziyaret edemesek de önünden geçtiğimiz,zarif,aydınlık yüzlü..
Örneğin Mustafa Paşa Camii(1492),Arasta Camii(15.yy),Murat Paşa Camii(15.yy)..
Bugün kültür merkezi olan Sulu Han,ulusal galeri olan Davut Paşa Hamamı,işlevli ve sade yapılarıyla tarihe meydan okuyan gerçek tarihi eser olarak dimdik ayakta ve hayattalar..
Akşam üzeri Vardar kıyısında hızla akan bulanık sulara bakarak tamamladığımız son serbest dakikalarımızdan sonra artık dinlenmek üzere ilk gecemizi geçireceğimiz otele doğru yola koyulduk..Şehrin oldukça dışındaki otele varmamız epey sürdü..Yemek ,duş ve sonunda uykuya kavuşma zamanı geldiğinde saat 00.30'du..Saati 05.30'a kurup külçe gibi uyudum..Öyle ya en son perşembe gecesi evde dinlenerek uyumuştum,şimdi cumartesi gecesi, Üsküp'ün dışında Mercure Hotel'deyim..Aradaki zaman otobüste sallanarak geçen 36 saatten oluşuyor,bedenler dinlenmeyi arıyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder