12 Eylül 2018 Çarşamba

İsveç Norveç Danimarka-11

Hamar'dan Stockholm'e
 Norveç'ten İsveç'e

Norveç'teki günlerimiz bitti..
Sabah erkenden yola koyulduk..
İsveç sınırına kadar iki saatten fazla yolumuz var..mış..
Yolun iki kenarı dağlar,ormanlar,şelaleler ve bunların aralarına serpiştirilmiş renkli şekerler misali evlerle süslü..
Bu nedenle gözlerimiz pencerelerden akan manzaraya çevrili..
Kulaklarımız ise rehberimizin mikrofondan gelen sesinde..

Vikinglerin yaşadığı toprakların Pagan inanışından Hıristiyanlığa geçişlerini,çeşitli mezheplerin bu topraklarda tutunmak için nasıl mücadeleler verdiğini uzun uzun anlattı..
Ancak benim dikkatimi çeken bir konu olmadığı için,notlarımda sadece şunlara yer vermişim:
Katolik,kelime anlamı evrensel,
Protestan,itiraz eden,
Ortodoks ise doğru anlamında imiş..
İlginç..
Asıl ilgimi çekense haklar ve özgürlükler konusunda dünyaya misal teşkil eden İsveç'in karanlık yüzü oldu..

Sami halkına yapılan,daha doğrusu İsveç yönetimlerinin sistematik biçimde uyguladığı işkence..
Laponya'da yaşayan Sami halkının(yamalı paçalı elbiseli demekmiş) kadınlarını kısırlaştıran,
topraklarına İsveçlileri yerleştiren,
okullarında kendi dillerini öğrenmelerini yasaklayan bir İsveç yönetimi var..
Ve  bu konu hakkında İsveç gazetelerinde yazı yazılamıyor,haber yapılamıyor..
Devlet kendi basınını sansüre tabi tutuyor kısacası..
O kadar da haklar ve özgürlükler ülkesi değil yani..
Uyguladığı baskı eğitimli,hakkını arayan Samilerin yetişmesiyle geri tepmeye başlamış neyseki..

Hatta Banu Avar,bu konuyu "İsveç'in Nobeli"adlı bir programla işlemiş..
(Utanarak belirtiyorum ki, bu konuda hiçbir şey bilmiyordum !)


Bu arada Öle Kasabası'ndan geçtik..
Vakit öğleyi bulunca da durduk..
Acıkanlar hemen benzinliğin yanı başındaki kebapçı Remzi'de yemek yediler..
Biz acıkmayan birkaç kişi dükkanın hemen arkasından başlayan ormanın yanı başındaki parkta oturduk,
nilüferli gölcüğün kıyısında gezindik,
ağaçlar arasında yürüyüp minik mantarları,yosunları seyrettik..

Birkaç kilometre sonra da Norveç topraklarından İsveç topraklarına geçtik..
Bunun için de sınıra küçük bir anıt koymuşlar..
İki ülkenin bayrakları dalgalanıyor..
İsteyenler bir ayakları Norveç,diğeri İsveç'te fotoğraf çektiriyorlar..
Sonrasında şelaleleri arkamızda bırakıp ormanlarla devam ettik..


İkindi vakti Stockholm'e ulaştık..
Yağmurla..
Sağanak nedeniyle panoramik şehir turumuz gerçekten panoramik oldu..
Şehrin anıt binalarını otobüsün yağmurla yıkanan pencerelerinden izledik..
Yağmurun hafiflediği anlarda şemsiyelerimizi kapıp bir iki sokaktan geçebildik..
Sonra otelimize yollandık..
Yolda anlatılan birkaç ıvır zıvır bilgiden sonra Stockholm Quality Hotel Nacka'dayız..




"Stockholm nüfusu 800 bin..
Soğuk ülke ama şu Golfstream Akıntısı ile kışları bizim Konya'dan daha ılık geçiyor..
(Rehberin yalancısıyım,o öyle dedi..)
Şehrin altı kayalık..
Evler bu kayalar oyularak üzerine oturtulmuş..
Son derece sağlam altyapısı var kısacası..
Burası da Hansa Birliği'ne dahil olanlardan..
Yani eski zamanların Alman ticaret ortaklığına..
Vikinglerden kalma üç mezar taşı da şehrin çeşitli yerlerine dağılmış durumda..
Nitekim geçtiğimiz sokaklardan birinde, köşedeki bir binanın duvarında bir tanesini gördük..
Hediyelik eşya dükkanlarında bol bol kedi ve Dala atı denilen sevimli hayvancıkların oyuncakları satılıyor..
Şehir Malaren Gölü kıyısında yer alıyor..
Adalar üzerine kurulu..
Bu nedenle her yerde köprüler var..
Bu sayede bütün şehir birbirine bağlanıyor..
Kraliyet sarayı,parlamento binası gibi önemli ve tarihi yapıların bulunduğu bölge olan,
eski şehir anlamındaki Gamla stan adacığı da böyle örneğin..
Son derece görkemli yapılardan biri olan olan o parlamento binasında 349 milletvekili var..
10 milyon nüfusu olan bir ülke için çok aslında..
Ama o kocaman binada çok görünmediklerine eminim..

Etkileyici yapısıyla dikkatleri çeken Drama Tiyatrosunun tam 8 sahnesi varmış..
Bu 8 sahnede bir yılda oynanan oyun sayısı da 1000 imiş..
Greta Garbo burada sahneye çıkmış vaktiyle.."
Vaayy !..
Otele gitmeden önce son olarak durduğumuz bir yükseklikte bizi indiren rehberimiz hemen aşağıda bulunan binanın Fotoğraf Müzesi olduğunu söyledi..
yağan yağmurun altında fotoğrafını çekip islak kediler gibi tekrar yerlerimize büzüldük..
Tüm bunları yarın ve umarız güzey bir havada tekrar görürüz..
Ve de Hej İsveç !
Tack !
(merhaba İsveç,teşekkürler )
Ama Samiler ve onlara uygulanan İsveç Mezalimi konusunu unutmadım..

Ve güzel haber..
Odalarımıza yerleştikten kısa süre sonra hava açıldı..
Şahane bir gün batımı ile Stockholm ufuklarda yanarken izledik gökyüzündeki renk oyunlarını..
Kuzey ışıklarına yetişemedik ama gün batımı da enfesti doğrusu..
Hele yarınki havanın güzel olacağı müjdesini vermesi güzelliğini ikiye katladı..









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder