Voss
Norveç'te yeşillikler içinde küçük bir göl,göl kıyısına sıralanmış bir kasaba Voss..
Çok sevdik..
Kampingçiler de çok sevmiş olmalı..
Onlar için güzel bir alan ayrılmış..
Her ihtiyaçları düşünülerek..
Hatta bu mütevazi kasabayı Norveç kralı da pek sevmiş olmalı ki,hemen girişteki bir otelde yaz tatilini geçirmiş ya da hep buraya gelirmiş..
Bu ayrıntıyı tam hatırlayamadım şimdi..
Ama kaldığı otel herkese gösteriliyor..
Kraliyet ölçülerine göre mütevazi sayılır doğrusu..
II.Dünya Savaşı'nda işgal edilmiş kasabalardan biriymiş burası da..
şehrin meydanındaki heykelde yansıtılan acı bunun işaret ediyor olmalı..
Yine burada da evlerin bitiminden itibaren orman başlıyor..
Yeşille mavi iç içe..
Akşam vakti bir de bembeyaz bir sis tabakası tepelerden inip kasabanın üzerine yayılmaz mı?
Masallardaki gibi bir görünüme büründü her yer..
Kuzey halklarının trol ve benzeri yaratıklarla dolu masallar üretmelerine şaşmamalı..
O sis tabakası canlı bir varlık gibi yürüyordu
adeta..
Eski çağlar insanı nasıl korkmasın ve korkutmasın..
Akşam üzeri göl kıyısında bir yürüyüş yaparken burada da ördekleri besledik..
Sonra güzel bir parka rastladık..
Salıncaklarına bayıldık..
Ağaçlara hiç zarar vermeden,iplerle ve direklerle salıncaklar kurmuşlar..
Estetik olarak da çok güzel görünüyordu..
Spor yapanlar için de her çeşit spor imkanı tanıyan standlar kurmuşlar bir köşeye..
Heyecan arayanlar için de kay kay pisti..
Hemen kamping alanının yanında..
Biraz üstü de okul..
Küçük bir çevrede sıkılmadan vakit geçirebilmeleri için her şey düşünülmüş..
Ama yine de sıkılıyorlardır eminim..
Kışın saat 10.00 civarında ancak aydınlanıp,15.00 civarında tekrar kararan,güneşin aylarca görünmediği bir iklimde yaşamak ne zordur kimbilir?
Yazın bile sürekli yağmur yağdığını düşünürsek hele..
Dün geldiğimizde yağmur vardı,bu sabah da sağanak halinde devam etti..
Voss'tan unutamayacağım bir ayrıntı da Kobanili pizzacı..
Hemen otelin karşısındaki pizzacıda çalışan delikanlı Suriye'den dört yıl önce gelmiş buraya..
Kavuran sıcaktan dinmeyen yağmura göç etmiş..
Türkçe bilmediği için konuşamadık,halinden memnun mudur,bilmem?
Şehir estetiğinde bütün detayları ince ince düşünmek burada da var..
Yine rögar kapaklarına takıldı gözüm..
Sabah kasaba içinde yürüyüş yaparken birçoğunu gördüm..
Dükkan vitrinlerindeki zevkli dekorları inceledim..
Bu kadar küçük bir kasabada böyle zarif vitrinlerle donatılmış dükkanlar görmeyi beklemiyordum doğrusu..
Bir marketteki Türkiye ürünü pişmaniyeye ise sevindim,nedense..
Tanıdık birini görmüş oldum sanki..
Parkın hemen yanı başındaki çocuk heykelleri de çok sevimli ve yağmur altındaki görünüşleriyle pek masumdular..
Burada da elma ağaçları kıpkırmızı elmalarıyla göz alıcıydı doğrusu..
Dalları neredeyse meyvadan kırılacak gibi olan bu ağaca biraz yardım edip birkaç elma yükünden onu kurtardım..
Dalından koparıp elma yemenin keyfini bütün gezi boyunca tattık zaten..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder